Yayına hazırlayan :

Salih POLATOĞLU – Hüseyin ÇOBAN

Amasra'da Deniz Teyyare İstasyonuBundan iki yıl önce, Amasra’da tayyare istasyonu kurulmuş deseniz bizde inanmazdık; “bu iki koylu 5 tepeli yarımadanın neresine hava alanı yapılabilir ki” derdik.

Uzun ve düz pistler aklımıza gelir, “dolambaçlı yollarla ulaşılabilen bu LİMAN KENTINDE futbol sahası bile yokken Tayyare istasyonu nasıl olsun ki” derdik.

İşte tam da bu noktada yanıldığımızı BIR KITAP OKUYUNCA anladık, Internet denizine dalıp Amasra’nın izlerini ararken ona rastladık.

Evet, Amasra’ya TAYYARE ISTASYONU kurulmuştu.

Ancak o ilk aklınıza geleceği gibi, beton zeminli bir havaalanı değil; uçsuz bucaksız pisti olan DENİZ Tayyere İstayonuydu.

Amasra Küçük Limanının; ahşap gövdeli, tahta pervaneli, çift kanatlı uçaklara ev sahipliği yaptığı yıl 1922 nin ilk baharıydı.

Kurtuluş savaşının bu son günlerinde, Osmanlının depolarından sandıklar içinde kaçırılıp, deniz yolu ile İnebolu’ya, oradan da kağnılarla Amasra’ya getirilen Gotha tipi Deniz Uçakları, küçük limanda kurulan BAHR-İ TAYYARE İSTASYONU’nda monte edildi. Üç uçaklı filo, Karadeniz’de dolaşan Yunan Gemilerine karşı Amasra’yı savunan uçuşlar yaptı.

İşte bu tarihi bilgiler Amasra KENT KÜLTÜRÜ Araştırmaları sayfasına düşmeden önce; KURTULUŞ SAVAŞININ DENİZCİLİK TARİHİ kitabının satırları arasındaydı. Denizcilik tarihi araştırmaları yapan Hüseyin ÇOBAN, o satırlara ve küçük limanda çekilmiş Tayyere fotoğrafına bu kitapta rastladı. Elden ele dolaşan kitaptaki olayı hatırlayan Amasra’lılar, Üssün depolarının, şimdiki Seymenlerin bulunduğu yerde olduğunu da doğruluyorlardı.

Hafızalardan uçup giden bu önemli olayı destekleyen ikinci haber Salih POLATOĞLU’nun Internette Amasra izlerini ararken yakaladığı tayyareci.com sitesindeki iki yazıyla doğrulandı.

Biz bu bilgileri AKKA yazıları ile Amasra.net sitesinden sizlere ulaştırmaya hazırlanırken, üçüncü haber ise sevgili Arkeolog dostumuz Arkeoloji ve Sanat Yayınevinin editörü Nezih BAŞGELEN ‘in telefondaki heyecanlı sesinden bize ulaştı. Amasra Tayyare Istasyonu ile ilgili bir makale Popüler Tarih dergisin de yayınlanmıştı.

Şimdi bize, bu yazı ve fotoğrafları sizlere sunmak kaldı.

Savmi Bey’in GOTHA’ları

Karadeniz’de yapılan nakliyatın artması üzerine, 1921’in sonlarından itibaren Amasra’nın küçük limanı önemli bir ikmal noktası haline gelir. Rusya’dan alınan veya İstanbulda’ki depolardan kaçırılan silahlarla, Anadolu’ya sevk edilen erzakların bir bölümü de burada boşaltırlır.

Aynı günlerde Amasra’da Havacı Binbaşı Savmi Bey’in gayretleriyle bir deniz uçağı üssü kurulması girişimi başlatılır. Kasın 1921’de Bahriye Nezareti’ne ait üç deniz uçağının İstanbul’dan gizlice kaçırılmasına karar verilir.

Amasra'da Deniz Teyyare İstasyonuBu resim Popüler Tarih Dergisinde yayınlandı. Ancak fotoğrafın Amasra Küçük Limanında çekilmiş olduğunu düşünmüyoruz.

Uçaklar İstanbulda’ki gizli teşkilatlardan ‘Muavenet-i Bahriye Gurbu’ tarafından depolardan alınarak İnebolu’ya götürülür.

Savmi Bey’in çabalarıyla, Alman yapısı Gotha tipi üç deniz uçağının Amasra’ya naklinin ardından Milli Mücadele’deki ilk deniz uçağı üssü ‘Amasra Bahri Tayyare İstasyonu Komutanlığı’adıyla kurulur. Komutanlığada Binbaşı Savmi Bey getirilir.

1922’nin Haziran ayına kadar, uçakların montajları yapılır ve bir uçak hangarı inşa edilir. 18 Haziran 1922’de, ilk Gotha tipi deniz uçağının onarımı tamamlanırve deneme uçuşlarına başlanır.

3 Temmuz 1922’de Amasra’dan keşfe çıkan bu deniz uçağı, Şile’nin Koprıca ağzında, Yunan donanmasının Panthir muhribini görerek hücuma geçer. Yüzbaşı Cemal’in attığı bombalardan biri Panthir muhribinin baş tarafına isabet eder.

Uçak üssüne dönüp bomba ve yakıt ikmali yaptıktan sonra saldırıyı sürdürür. İkinci sardırısında, altı bomba attıysada havanın sisli olması nedeniyle, bombaların sonucunu gözleyemez. Muhripte öldürücü bir hasar oluşmaz ancak Panthir uzun bir süre savaş dışı kalacaktır.

Amasra'da Deniz Teyyare İstasyonu

İstiklal Harbi Deniz Cephesi isimli kitaptan alınan bu kroki ve fotoğraf “Amasra Bahri Tayyare” istasyonunun izlerini sürmemizde başlangıç oldu.

Bu tek saldırı bile, Yunan donanmasının bölgedeki hareketini engellemek için önemli bir girişim olmuştur. 1922’nin Ağustos ayında, diğer iki uçak da daha etkin olarak görev almaya başlar. Ancak uçaklar çok eski ve yıpranmış durumdadırlar; sadece Batı Karadeniz bölgesinde keşif ve devriye uçuşları yapabilir.

7 Eylül’de ise, Amasra’daki uçakların Sapanca Gölü’ne nakli emredilir. Amaç, Anadolu’dan çekilmekte olan Yunan güçlerinin Gemlik, Bandırma ve Mudanya’da takip edilip sıkıştırılmasıdır.

13 Eylül’de Yüzbaşı Nuri, Gothalardan biri ile Sapanca’ya doğru havalanır, ancak arızalana uçak Akçakoca kıyısına mecburi iniş yapar. 13 Ekim’de de Akçakoca’ya mayın götüren Şahin vapuru ile Amasra’ya geri getirilir.

Yine 16 Eylül’de Yüzbaşı Cemal ve Teğmen Şerafettin Bey ikinci uçak ile Sapanca Gölü’ne inerler. 25 Eylül’de diğer Gotha, Binbaşı Savmi Bey idaresinde İzmit’e doğru uçar. Sakarya’nın ağzında motoru arızalanan uçak denize iner. Tamir edildikten sonra İzmit’e gönderilir. Bu arada, Kasım başında Haliç ambarlarından bulunan iki başka deniz uçağı da İzmit’e gönderilir. Böylece 18 Kasım’da İzmit’te, 2’si Amasra’dan 2’si de İstanbul’dan gelen 4 deniz uçağı biraraya getirilir. 2 Aralık’ta, Binbaşı Savmi Bey, ‘İzmit Uçak İstasyonu Komutanlığı’ görevine atanır.

13 Aralık 1922’de de Genel kurmay Başkanlığı’nın emriyle bu deniz uçağı üssü İzmit’ten İzmir’e nakledilir.

Amasra'da Deniz Teyyare İstasyonu

Temmuz 1922; Keşiften ve düşman muhribine bomba taarruzu yapan tayyaremiz Amasra’da Küçüklimanda yerine çekilmek üzere.

GOTHA’lar Nasıl Kaçırıldı?

İstanbul’daki Muavenet-i Bahriye Grubu üyelerinden Hulki ve Ahmet beyler, 1921 Kasım’ında, Bahriye Nezareti’nin kayıtlarından, 1918’in Temmuz ve Eylül aylarında Almanlar tarafından Türkiye’ye verilen 9 Gotha WD tipi uçağın, Haliç’teki depolarda bulunduğunu tespit ederler. Bu uçaklardan iyi durumda bulunan üçü, bir gece parçalar halinde sandıklara yüklenerek Heybeliada’daki Deniz Harb Okulu’na getirilir. Ancak, bir ihbar sonucu, işgal güçleri Deniz Harb Okulu’na baskın düzenler.Fakat okul komutanı Yarbay Şevket Bey’in soğukkanlı tavırları sayesinde uçak parçaları kurtarılır. Birkaç gün sonra,balıkçı kılığına bürünen deniz subayları ve harp okulu öğrencileri tarafından, uçak parçaları önce takalarla İnebolu’ya, oradanda karayoluyla Amasra’ya götürülür.

Popüler Tarih Dergisi / Sayı : 42 / Şubat 2004

Kansu ŞARMAN